Haçlıların, Haçlı Seferleri'nde belki de en çok zorlayan birliktir, Türk atlı okçuları. Ağır zırhlara bürünmüş Haçlı piyadelerini en çok zorlayan Arapların ağır süvarileri veya piyadeleri değildi. Bizzat Türkler idi. Haçlı saflarında seyahat eden bir saz şairi, Ambroise, bunların nasıl bir tehdit oluşturduğunu yalın bir dille anlatır: ''Türkler, bizim canımızı fazlasıyla yakan bir üstünlüğe sahipti. Hristiyanlar, ağır zırhlara bürünmüştür; buna karşın Arapların, yay, cirit, kılıç, hançer veya madeni temrenli mızrakları dışında bir ağırlıkları yoktur. Bunları takip etmeye niyetlendiğinizde, öyle atları vardır ki, böyle atlar dünyanın başka hiçbir yerinde yoktur, kırlangıç misali uçarak uzaklaşırlar. Türklerin peşine düştüğünüzde ise, bunlara yetişebilme imkanı hiç yoktur. Tam da o vakit, adeta bir sivrisineğe dönüşürler; kovalarsınız, ele avuca gelmezler; hele bir arkanızı dönmeye görün, hemen tekrar burnunuzun dibinde biterler.'' Bu alıntından, Türklerin, haçlılar için ne denli bir tehlike oluşturduğunu anlayabiliriz. Odo De Deuil de bu konuya şöyle değinir: ''Kimi tabiatın hükmü, kimi kaderin oyunuyla piyade olan askerler (birçok asilzade, koşum takımlarını ya kaybetmiş, ya da satmak zorunda kalıp yaya vaziyette ilerleyen kitleye karışmıştı), ellerinde yaylar, Türk oklarıyla başa çıkmaları için ordunun en gerisine yerleştirilmişlerdi.'' bu yazı betimleme için yeterli olmasada, bu konuya değinen sayılı kaynaklardan olduğu için aktaralım dedik. Bildiğiniz üzere, Türkler Orta Asya'dan beri atlı birliklere önem vermişlerdir ve bu nedenle, Selçuklu ve ileride Osmanlı'nın atlı okçu birlikleri, bu alandaki uzmanlıklarıyla ün salmışlardır.
Aşağıdaki tasvir, bir Türkopol süvarisine aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder